Dervişoğlu şu mesajları verdi:
“AYNI ÜLKEDE YAŞIYORUZ ANCAK AYNI ÜLKEYİ YAŞAMIYORUZ”
Ekonomi aktörleri ile hükümet arasındaki görüş farklılığının, Merkez Bankası’nın Şubat ayı Sektörel Enflasyon Beklentileri Anketi’nin sonuçlarında da kendini gösterdiğini ifade eden Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu; “12 ay sonrasına dönük yıllık enflasyon beklentilerini araştıran ankete göre; yıllık enflasyon beklentisi reel sektör temsilcilerinde yüzde 41.9, hane halklarında ise yüzde 59.2’dir. Kısaca; Merkez Bankası enflasyon hedefini yüzde 21’den 24’e yükseltmesine rağmen, reel sektörün enflasyon beklentisi bankanın hedefinin yaklaşık iki katı, hane halklarının beklentisi ise yaklaşık üç kat üzerinde olmasıdır. Ortaya çıkan rakamlar arasındaki uçurum göstermektedir ki aynı ülkede yaşıyoruz ancak aynı ülkeyi yaşamıyoruz” şeklinde konuştu.
“VAHİM TABLO ENFLASYON ORANLARI İLE SINIRLI DEĞİL”
Rakamlarla ortaya çıkan vahim tablonun sadece enflasyon oranları ile sınırlı kalmadığını vurgulayan Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu, “TÜİK tarafından açıklanan 2024 yılına ilişkin büyüme rakamları da benzer şeyleri söylemektedir. TÜİK’e göre ülke ekonomisi 2024 yılının son üç aylık döneminde yüzde 3, yılın tamamında ise yüzde 3,2 oranında büyüme gerçekleştirmiştir. Söz konusu ortalama yıllık yüzde 3,2 oranındaki büyümeye baktığımızda, bu büyümenin başlıca inşaat, net vergi (dolaylı vergilerdeki artışlar) ve finans sektöründeki büyümeden kaynaklandığını, sanayi sektöründe ise çöküş yaşandığını, tarım kesiminin de hemen hemen hiç büyüyemediğini açık seçik bir şekilde görmek mümkündür” ifadesini kullandı.
“TÜRKİYE EKONOMİSİ KÖTÜ YÖNETİLİYOR”
Türkiye’de yatırıma ve reel üretime bağlı ekonomik büyümenin ortadan kaldırıldığını vurgulayan Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu; “Türkiye’nin en kötü şartlarda potansiyel büyümesi yüzde 4,5–5 olan bir ülkedir. 2024 büyümesinin potansiyelin altında kaldığını söylemek mümkündür. Hükûmet açıklanan büyüme rakamlarını şaha kalkış olarak okumaya çalışsa da, nasıl bir şaha kalkış olduğunu anlamak mümkün değildir. Ekonomi yönetimi açıklanan rakamlarla kişi başı milli gelirin yükseldiğini söylemeye çalışsa da, yılın 2. ayında açlık sınırının altında kalan asgari ücreti açıklamaktan ısrarla geri durmaktadır. Rakamları istedikleri kadar evirip çevirsinler; milletimizi aldatmaya yönelik istedikleri kadar illüzyon oyunlarına girsinler, gerçekler apaçık ortada durmaktadır. Türkiye ekonomisi kötü yönetilmektedir. Kendi yalanlarına inanmaya başlayan bir yönetim aklı ülkeyi felakete sürüklemekte, onarılması güç yaralar oluşturmaktadır” değerlendirmesini yaptı.
“BÖYLE BİR ORTAMDA KİM TÜRKİYE’DE YATIRIM YAPAR?”
Medya ile örülen sahte gündemler altında, kayyum sistematiğinin artık ekonominin de ayrılmaz parçası haline getirildiğini öne süren Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu; “TMSF’ye ve Devlet Denetleme Kurulu’na verilen yetkiler bu amaca matuftur. Bugün TMSF’nin 5 yıl süreyle şirketlere kayyum ataması artık basit bir idari tasarruftur. Siz hakkınızı arayana kadar, iş işten geçmiş olacaktır. Bu yolla saray, ekonominin tüm alanlarını kendi inisiyatifine almaktadır. Ya dedikleri gibi hareket edeceksiniz ya da ömür boyu, hatta nesiller boyu inşa ettiklerinize elveda diyeceksiniz. Soruyorum: Böyle bir ortamda kim Türkiye’de yatırım yapar? Yerli sermaye can derdine düşmüş, yabancı sermaye zaten gelmiyor. Hukuk güvencesinin yerini TMSF keyfiyeti almıştır. Bu çarpıklığın ekonomiye vereceği tahribatı tahmin edemiyor olamazlar. Piyasa ekonomisi, girişim özgürlüğü hepsini rafa kaldırarak tüm iktidarı saraya çektikleri gibi tüm kaynakları da saraya çekip, işlerine gelene dağıtmak istiyorlar” dedi.
“YERLİ VE MİLLİ İLHAM KAYNAKLARI; KENAN EVREN VE MİLLİ GÜVENLİK KONSEYİ”
Sadece işverenlerin değil, işçilerin de aynı sopayla terbiye edilmeye çalışıldığını ekleyen Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu; “İşverenlere nasıl TMSF sopası varsa işçiler için de Devlet Denetleme Kurulu’nun yetkileri devreye girmektedir. Bu yolla da canlarının istediği vakıf, dernek ve en önemlisi sendikalara kayyum atayabileceklerdir. Gaziantep’te olduğu gibi, hali hazırda sendika yöneticilerini keyfi tutuklatabilen iktidar, sendika yöneticilerine de görevden el çektirilebilecektir. Bu uygulamalar, OHAL bağımlısı iktidarın, hepimize normal diye yutturmaya çalıştığı cunta yetkileridir. Yerli ve milli ilham kaynakları da Kenan Evren ve Milli Güvenlik Konseyi’dir. 23 yıldır uyguladıkları ajanda bellidir: Milli varlıklarımızı varlık fonuna devredip, faiz lobilerine rehin göstermektedirler. Diğer kısmını da özelleştirmeler yoluyla yandaşlarına peşkeş çekmektedirler.’’
“İYİ PARTİ GENEL BAŞKANI OLARAK SÖZ VERİYORUM”
8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla yapılması gerekenleri sıralayan Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu; “Ben İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu olarak kadınların ve herkesin huzurunda söz veriyorum. İyilerin iktidarında, 6284 Sayılı Kanun en etkin bir biçimde uygulanacaktır. Devlet, kadına şiddeti önleme konusundaki uluslararası taahhüdünü yeniden üstlenilecektir. Uzaklaştırma ve koruma kararlarına uyulması sıkı sıkıya denetlenecek, ihlal edenlere anında yaptırım uygulanacaktır. Kadına karşı işlenen suçlarda, hakaret, tehdit, darp, cinayet hiçbir suç ayrımı gözetmeksizin indirim asla ve asla olmayacaktır.” açıklamasını yaptı.
“KÖY OKULLARINI YENİDEN İHYA EDECEĞİZ”
Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu şöyle devam etti: Yargılama süreçleri yıllarca sürüncemede bırakılmayacak, deliller hızla toplanıp adalet tecelli edecektir. Israrlı takip gibi suçlar Türk Ceza Kanunu’nda açıkça tanımlanmış ve cezalandırılmıştır. Bunların uygulanması titizlikle takip edilecek, kadın sığınma evlerinin sayısını ve kapasitesi arttırılacaktır. Kadınların toplumda güçlü olmasının yolu ekonomik özgürlükten geçmektedir. Buradan açıkça ilan ediyorum: Eşit işe eşit ücret ilkesini kesinlikle uygulayacak ve denetleyeceğiz. Girişimci kadınlar için düşük faizli kredi programları, hibe destekleri sağlayacağız. Kendi işini kurmak isteyen kadınların önündeki tüm engelleri kaldıracağız. Çalışan kadınlara destek olmanın ve aynı zamanda ailenin korunmasını sağlamanın en büyük araçlarından biri olan ucuz ve ulaşılabilir kreşleri yaygınlaştırılacağız. Mustafa Kemal Atatürk’ün açtığı yolda, kız çocuklarının eğitimine ayrı bir önem atfediyoruz. Bu yüzden köy okullarını yeniden ihya edeceğiz”
“ERDOĞAN, TAM BİR BARIŞ USTASISIN!”
Terör örgütü pkk’nın elebaşı abdullah öcalan’a yönelik çağrı ardından yaşanan gelişmelere değinen Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu; “Erdoğan, tam bir barış ustasısın! Teröristlerle barışmayı çok iyi bilirsin. Kanımıza-canımıza sebep olan teröristlerle barıştın ama fitreye muhtaç hale getirdiğin emeklilerimizle barışamadın. Devletine hizmet eden ama ay sonunu getiremeyen memurlarımızla barışamadın. Alın teriyle üreten ve borç içinde yüzen işçilerimizle barışamadın. Ülkesini özünden çok seven ama başka ülkelerde gelecek hayali kurmak zorunda kalan gençlerimizle barışamadın. Milyonlarca vatandaşımıza iş-ekmek imkânı sağlayan iş dünyamızla barışamadın. Demokrasiyle barışamadın, adaletle barışamadın, hürriyetle barışamadın! Bugün o makamlarda oturmanı sağlayan Cumhuriyet’le barışamadın! Yeni açılım maceranı 7 düvel alkışlıyor ama aynı 7 düvele karşı istiklal ve istikbal mücadelesi vermiş Gazi Mustafa Kemal Atatürk’le barışamadın!” diye ekledi.
“SAHNELENEN OYUN BELLİDİR”
“Cambazları güya pkk’yı feshederken aslında olan biten Cumhuriyet devletinin feshidir” değerlendirmesini yapan Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu şöyle devam etti:
“Sahnelenen oyun bellidir. Sahada biten teröre, siyasette can suyu verilmektedir. Bugün hem iktidar ortakları hem onların açılım ortakları hem de teröristbaşı aynı dili kullanıyor. Ne diyor; hukuki düzenlemeler ve yasal-anayasal değişiklikler yapılması gerektiğini söylüyorlar. Şimdi bu koroya ana muhalefet de katıldı. Neymiş efendim; bu mesele Meclis’te halledilecekmiş. Yasal ve anayasal düzenlemeler yapılmalıymış. Ana muhalefet olarak demokratikleşme paketine varlarmış ve hodri meydanmış. Hatta Numan Kurtulmuş da devreye girmeliymiş. Ağız birliğine bakar mısınız? Bu terör örgütü 41 yıldır hangi amaçla silah kullanıyor? Türkiye’de ‘Demokratikleşme’ bahanesiyle, üniter yapımızı, millî kimliğimizi yaralayacak hatta yıkacak, yasal ve anayasal düzenlemeleri gerçekleştirebilmek için. Sorarım size; terörü bitirmekle, teröre teslim olmak aynı şey midir? Beyler; muhalefetin görevi, iktidarın değirmenine değil, hakikatin değirmenine su taşımaktır. Kralın beklediği sözleri etmek değil, kral çıplak diyebilmektir! Sözüm ona terörsüz Türkiye dedikleri şey, terör örgütünün ekmeğine yağ sürmek, onların hedeflerini kabul edip, gereğini yapmaktan başka bir şey değildir. Bugüne kadar silahlarıyla, bombalarıyla, cinayetleriyle, katliamlarıyla yapamadıklarını, ‘Terörsüz Türkiye’ ambalajıyla gerçekleştirmektir. Siz; terörü bitirmiyor, teröre teslim oluyorsunuz! Aklınızı başınıza alın. Siz; Türkiye’yi terörden kurtarmıyor, terörü devletleştiriyorsunuz! İktidarınıza zaman kazandırmak için, Türkiye’nin geleceğini ateşe atıyorsunuz! Sizinkisi siyaset değil, felakettir! Gökte Allah, yerde kul şahit olsun ki, buna izin vermeyeceğiz! Göreceksiniz; gerekirse, varlığımızı Türk varlığına armağan edecek ve milletimizle beraber bu oyunu bozacağız!”